Küresel Cihadın Afganistan’dan Sonraki Durağı Neresi?

 



The Economist’te yayınlanan yazıya göre dünyanın dört bir yanındaki cihatçılar Afganistan’ın başkenti Kabil’in düşmesi sebebiyle sevinçten havalara uçtu. Yazıda “cihatçı” tabiri kullanılırken, bu tabirden “şeriat yanlıları” anlamı çıkarmak ya da Taliban, IŞİD, Boko Haram gibi radikal İslami örgütleri akla getirmek yanlış olmaz. Taliban sabırla bekledikten sonra ABD’nin bölgeyi terk etmesini fırsat bilerek, modern ve düzenli bir ordu olmamasına rağmen ABD’yi yenmiş oldu. Taliban örgütünün Afganistan’da yönetimi ele geçirmesi The Economist tarafından “ABD dünyaya rezil oldu” denerek ifade edilmiştir.

“Taliban’ın zaferinin esas tehlikesi Afganistan dışında ortaya çıkacak.”

Yazıda temel riskin “11 Eylül 2001’de olduğu gibi teröristlerin Afganistan’ı Batı’yı vurmak için üs olarak kullanması” değilmiş! Buradan anlaşılıyor ki ABD kamuoyunda 11 Eylül 2001’de ABD’ye yapılan saldırının arkasında Afganistan olduğu düşüncesi hakim. Fakat artık Batı ülkelerine bu tarz saldırıların mümkün olmadığı belirtiliyor. Taliban’ın dünyada tanınma, işbirliği ve yardım alma arayışında olduğu için bu tür saldırılardan kaçınacakları tahmin ediliyor.

“Taliban’ın zaferi Afganistan dışında yaşayan cihatçılara terör eylemi düzenlemek için ilham verecek.”

Pakistan’ın Taliban’a yardım edeceği tahmin ediliyor. Ancak esas tehlikenin Afganistan dışında belireceği düşünülüyor. Çünkü Afganistan’daki Taliban zaferi diğer ülkelerde yaşayan şeriat yanlısı kişilere cesaret verecek ve Taliban’a katılma isteğini arttıracak. Ayrıca bu kişiler yaşadıkları ülkelerde terör eylemleri yapmak için kendilerinde cesaret, motivasyon bulacaklar.

“Taliban farklı ülkelerde yaşayan şeriatçı/cihatçılara ilham verdi: Taliban bir süper gücü yenebiliyorsa biz de başımızdaki zayıf hükümetleri yenebilir miyiz?”

Cihatçılar sadece terör eylemleri yaparak insanları öldürmeyi değil, aynı zamanda bulundukları toprakları yönetmek, mevcut hükümeti görev yapamaz hale getirmek istiyor. Pakistan, Yemen, Suriye, Nijerya, Mali, Somali ve Mozambik gibi yerlerde bunu zaten yapıyorlar. Asya, Afrika ve Orta Doğu’nun diğer bazı bölgelerinde tehdit ediyorlar. Birçoğu soruyor: Eğer Afgan kardeşlerimiz bir süper gücü yenebilirse, biz de kendi zavallı yöneticilerimizi yenebilir miyiz?

“Cihatçıların hepsi aynı değil!”

Cihatçıların birçoğu şeriat anlayışı konusunda aynı fikirde değil. Bu sebeple pek çok cihatçı birbirinden nefret ediyor ve birbiriyle savaşıyor. Örneğin IŞİD, Taliban’ın Amerikan işbirlikçisi olduğunu iddia ediyor. Taliban ise geçen hafta Kabil’i ele geçirince hapiste bulunan IŞİD liderini öldürdü.[1]

“Doğu Türkistan ve Gazze’de yaşanan zulümler cihatçıları harekete geçiriyor.”

Çoğu cihatçının motivasyon kaynağını yolsuzluklarla anılan kötü hükümetleri devirmek, etnik veya mezhepsel gruplaşma, kafirler, Doğu Türkistan ve Gazze’de yaşanan Müslümanlara yönelik zulümler oluşturuyor.

“Ülkeyi kötü yöneten hükümetler cihatçılara fırsat yaratıyor”

Kötü hükümet cihatçılık için fırsat yaratır. Örneğin adalet sisteminde sorun olan ülkelerdeki vatandaşlar şeriatçıların yönettiği bir ülkede adalet sisteminin daha iyi olacağını düşünebilir veya cihatçıların yönetimini denemek isteyebilir. İnsanlar cihat yapmak için silaha sarılmasalar bile şeriatçıları destekleyebilirler. (Türkiye’de de çok uzak olmayan dönemlerde artan kadın cinayetleri ve çocuklara karşı işlenen cinsel istismar suçlarında idam cezasının uygulanması konusu dini, hukuki ve siyasi yönleriyle kamuoyu ve basında tartışılmıştır. Örneğin MEB Din Kültürü Öğretmeni Dr. Suat Erdoğan yazdığı makalede “Ölüm cezası sadece kasten adam öldürme suçu için verilir ve bu tür adî suçlarda cezanın infazı maktul yakınlarının talebine bağlıdır”[2] ifadesine yer vermiştir. Burada kast etmek istediğim kötü adalet sistemi, toplumun adalet duygusunu yaralayan sansasyonel olaylar, suçlulara verilen cezaların kamuoyunu tatmin etmemesi gibi nedenlerden dolayı insanlar modern hukuktan beklediğini alamayınca, “bu konumuzda dinimiz ne diyor?” diye düşünüyor. Belki de “şeriat gelse bunları beslemez, asardık/keserdik” diyor. Yine örnek vermek gerekirse Milli Gazete’de kadın cinayetlerine karşı idam cezasının getirilmesinin ülke gündeminde tartışıldığını şu satırlardan anlıyoruz: “Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclis idam cezasını gündemine alır, kabul ederse ben imzalarım” dedi. Bu arada idam cezası teklifi Meclis’e geldiğinde başta MHP Genel Başkanı Bahçeli olmak üzere destek vereceklerini açıklayan parti liderleri de olaya sahip çıktılar”).[3]

“Halkın hükümetten nefret ettiği yerlerde cihatçılarla mücadele etmek daha da zorlaşıyor!”

Halk artan yolsuzluklar, suçluların cezasını bulmaması gibi ekonomik ve hukuki nedenlerden dolayı hükümetlerinden nefret ediyorsa yaklaşan şeriat/cihatçı tehlikesiyle mücadele etmek, savaşmak istemiyor. Örneğin Afgan halkının Taliban’ın daha adaletli ve daha az yağmacı olduğu gerekçesiyle Taliban’a karşı savaşmadı ve Taliban iktidara yürüdü. Nijerya’daki cihatçılar da yenilemiyor. Çünkü halk hükümetten nefret ediyor, subaylar cihatçılarla mücadele etmek yerine silahlarını gerillalara satarak zenginleşmeye çalışıyorlar.

“Cihatçıların dindar toplum yaratma arzusu hoşgörüsüzlüğü arttırıyor ve uzlaşmayı zorlaştırıyor.”

Cihatçılar iktidara geldikleri zaman kusursuz bir dindar toplum yaratma arzuları sebebiyle hoşgörüsüz hale geliyorlar. Bu nedenle cihatçılarla uzlaşmak zorlaşıyor. Yazıda bu önermeye karşı Suriye’deki IŞID hakimiyeti örnek veriliyor. IŞİD, Irak ve Suriye’nin büyük bir bölümünü ele geçirdi fakat hakimiyeti yalnızca üç yıl sürdü. Çünkü IŞİD’in insanları öldürme alışkanlığı, yağma ve adam kaçırma eylemleri, IŞİD’e sempati besleyen Sünni nüfusu, dış güçleri ve Şii Iraklıları IŞİD’e karşı birleştirdi.

“Taliban şu an pragmatik davranıyor”

Taliban şu an pragmatik davranmaya çalışarak insan haklarına saygılı davranacaklarını ısrarla tekrar ediyor. Fakat şimdiden kadınların kıyafetlerine, çalışma ve eğitim haklarına kısıtlama getirdi.

“Taliban’ın Afganistan yönetimini ele geçirmesi sadece Afganistan için değil, dünyanın geriye kalanı için de önemlidir”

Taliban’ın yönetimi ele geçirmesi sadece orada yaşayan insanlar için değil, aynı zamanda dünyanın geri kalanı için de önemlidir. Bugün Kabil’deki felaket, daha büyük mülteci akışı, daha fazla cihatçı saldırı ve diğer İslamcı isyanların galip gelmesi için daha büyük bir şans anlamına geliyor. Bu, çok sayıda ülkeyi istikrarsızlaştırabilir, hem istikrarını kaybeden ülkelerin vatandaşlarını hem de oraları ziyaret eden veya iş yapan yabancıları tehlikeye atabilir.

“Cihatçılıkla mücadele sadece askeri yaklaşımlarla yapılamaz.”

Cihatçılıkla yapılan mücadelenin yalnızca askeri açıdan ele alınması bu mücadeleyi verimsiz hale getirir. Bunun uzun vadeli çözümü ülkeyi yönetenlerin topluma korku salmaması ve ayrıcalıklı gruplar meydana getirmemesidir. Hükümet yozlaşmazsa, yolsuzlukla mücadele ederse, adaleti tesis ederse radikal İslami örgütler başarılı olamaz. Mevcut yöneticiler halkın temel ihtiyaçlarını temin etmezse, adaleti sağlamazsa cihatçıların sesi bazı insanlara hoş gelmeye başlayacaktır.

Sonuç olarak şu soruyu sormalıyız:

Artan yolsuzluk iddiaları, kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlar ve bu suçlara kamuoyu vicdanını rahatlatan cezalar verilmemesi ya da hiç ceza verilmemesi ile ülke şeriat düzeni isteyecek duruma mı getirilmek isteniyor?


Kaynak: https://www.economist.com/leaders/2021/08/28/after-afghanistan-where-next-for-global-jihad , Görüntüleme: 27/08/2021.

[1] Bu iddia hakkında yalnızca bir tweet bulabildim. Tweet şu şekilde: “Taliban IŞİD liderini öldürdü. Puliçarhi hapishanesinde bulunan Ebu Ömer Horasani, Taliban hapishaneyi ele geçirince Taliban tarafından öldürüldü. Bugün memleketi Kunar vilayetinde toprağa verildi.”; bkz. https://twitter.com/afganistanajans/status/1427534862416818179?s=20 , Görüntüleme: 27/08/2021.

[2] Suat Erdoğan, “İdam Cezası Geri Gelmeli mi?”, Kitap ve Hikmet Dergisi, Sayı 6, bkz. https://www.suleymaniyevakfi.org/diger-arastirmalar/idam-cezasi-geri-gelmeli-mi.html , Görüntüleme: 27/08/2021.

[3] Abdülkadir Özkan, “İdam gelsin mi, gelmesin mi?”, Milli Gazete, 4 Eylül 2019, bkz. https://www.milligazete.com.tr/makale/3030801/abdulkadir-ozkan/idam-gelsin-mi-gelmesin-mi , Görüntüleme: 27/08/2021.

Yorumlar